Türkiye Gönüllü Teşekküller Vakfı (TGTV) Başkanı Av. Hamza Akbulut, her yıl dönümünde “hiç yaşamasaydık” denilerek, mağduriyetlerini derin üzüntüyle hatırlayacakları 28 Şubat döneminin milletin kayıp yılları olduğunu belirtti.
Akbulut, “28 Şubat, zulüm dönemidir” başlığıyla yaptığı yazılı açıklamada, 28 Şubat 1997’de Mili Güvenlik Kurulu Olağanüstü Toplantısında aldıkları kararlarla devletin yönetim mekanizmalarını zulüm aygıtına dönüştürenleri kınadıklarını vurguladı.
28 Şubat zihniyetinin tarihin karanlık sayfalarında kalmaya mahkum olduğunu belirten Akbulut, milletin darbecilere verdiği bu mahkumiyetin onların boyunlarında kıyamete kadar asılı kalacağını ifade etti.
Kadrolarıyla devletin önemli organlarına hakim olan 28 Şubat darbecilerinin, “irticayla mücadele” kılıfıyla millete düşmanlık yaptıklarını belirten Akbulut, şunları kaydetti:
“28 Şubatçılar, inançlarından dolayı öğrencileri okullarından, kamu görevlilerini memuriyetten, işçileri işlerinden ihraç etmişlerdir. Milyonlarca vatandaşı dini inançlarından dolayı fişlemişler, haksız soruşturma ve kovuşturmalarla binlerce kişiyi hapsetmişlerdir. Seçilmiş hükümetin başbakanını istifa etmeye zorlamışlardır. Kesintisiz 8 yıl eğitim uygulamasıyla Kur’an öğretimi yapan kurumları ve imam hatip okullarının orta kısmını kapatmışlardır. İmam hatip lisesi ve meslek lisesi öğrencilerini, üniversiteye giriş sınavlarında katsayı uygulaması ile ayrımcılığa tabi tutmuşlardır.
Fırsat eşitliğini ortadan kaldırıp, yüzbinlerce genci mağdur etmişlerdir. Üniversitelere ikna odaları kurarak başörtülü öğrencilere fiziki ve psikolojik baskı uygulamışlar, başörtülü öğrencilerin üniversiteye girişlerini yasaklamışlardır. İrtica suçlaması ile TSK’dan yüzlerce subayımızı, hiçbir yerde iş verilmemesi kaydıyla atmışlardır. Kurdukları ‘Batı çalışma grubu’ ile okulları, vakıfları ve dernekleri kıskaca alıp, bazılarını kapatmışlar, dindar insanları tasfiye etmişlerdir. Hakimlere, askeri kurumlarda ‘irticayla mücadele’ brifingleri vererek, bağımsız yargıyı baskı altına almışlardır. İlahiyat fakültelerinin ders programlarıyla oynayarak din eğitimi ve öğretimine zarar vermişlerdir.
Kamu kurumlarını, kamusal alan ilan etmişler ve buralara dindar vatandaşları sokmamışlardır. Başörtülü insanları mağdur etmişlerdir. Kamu kurumu çalışanlarına, ‘İdarenin takdir yetkisi’ adı altında hukuksuz uygulamalar yaptırmışlardır. Baskılardan bir nebze olsun kurtulmak için başörtüsü yerine peruk takan öğrencilere ve kamu çalışanlarına ‘Öz saçınızla gelmiyorsunuz.’ gerekçesi ile soruşturma açmışlardır.”
Akbulut, 28 Şubat döneminin ülkeyi sosyal ve ekonomik buhrana sürüklediğini, 2001 krizinin de tetikleyicisi olduğunu belirterek, şu ifadeleri kullandı:
“Her yıl dönümünde hiç yaşamasaydık denilerek, mağduriyetlerini derin üzüntüyle hatırlayacağımız 28 Şubat dönemi, milletimizin kayıp yıllarıdır. Milletimizin desteğiyle, Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan ve onun liderliğindeki hükümetler, bu şer ittifakını bertaraf edip, milli iradeyi hakim kılmışlardır. Zulümlerini bin yıl sürdürmek üzere hesap yapan 28 Şubat vesayetçileri, yargı önünde hesap vermişler ve mahkum olmuşlardır. 28 Şubat post modern darbesinde olduğu gibi, milletimize yapılan saldırılar sonra da devam ettirilmek istenmiştir. Yakın zamanda yaşadığımız Gezi olayları, 17-25 Aralık darbe girişimleri, 15 Temmuz ihaneti ve bugün de Boğaziçi olayları ile milli irade üzerine hegemonya kurmak isteyen iç ve dış güçler karşısında millet olarak ferasetle davranıp, istikamet üzere yürümeye devam etmeliyiz.”
Hamza Akbulut, TGTV olarak, üyeleriyle birlikte 28 Şubat’ın 24. yıldönümü münasebetiyle sivil toplum kuruluşlarını ve vatandaşları, milli iradeyi vesayet altına alabilecek, tüm oluşum ve güç odakları karşısında birlik, beraberlik ve dayanışma içinde geleceğe sahip çıkmaya davet ettiklerini kaydetti.